-Pirim
Hz. Mevlana'ya ithaf olarak yazan ve hazırlayan
Işık Sükan-
Sekizinci Bölüm
Süluk= Manevi olgunluk mertebeleri
(derece basamak, rütbe)
Bütün amacımız aldığımız her nefeste Cenab'ı Hak'a
daha yakın olmanın yollarını bulmaktır. Bu yollarda
arayış içinde giderken
“Bismillahirrahmanirrahim El hamdü lillahi rabbil
alemin ”
ayetinin masharları olarak hakiki öğretmenimizin
bizi bir çobanın kuzuyu gütmesi gibi güderek eğittiğini
biliyoruz. Bu esnada “O” kainatın kendine göre
her unsurunu ders aracı olarak kullanabilir.
İnsan duyguları çok büyük bir hızla (bazen ışık
hızını aşabilir) değişebilir. Veya yön değiştirebilir.
Bir başka deyişle duygular istikrarlı değildir.
O yüzden duygularımızla dürüst olmamıza imkan
yoktur. Ancak duyguların başı boşluğunu düşünce
ile zaptı rapta alabiliriz. Duyguları bir at gibi
düşünürsek bu delidolu ve çok hızlı hareket eden
atın binicisi aklın ve bilginin ürettiği sağlam
bir düşünce olabilir. Ve o düşünce bu atı zapt
edip istediği yöne sevk edebilir. Tıpkı radyo
dalgalarına yüklediğimiz ses gibi. Saniyede 840
metre gidebilen sesi ışık hızında giden radyo
dalgalarına yüklediğimiz zaman Amerika'da söylenen
sözü çok kısa zaman dilimi içinde Tokyo'da dinleyebiliyoruz.
İşte bu yüzden bilgi enerjisine ruhumuzun çok
büyük ihtiyacı vardır. Ancak bilgi enerjisini
heba etmeden kirletmeden devamlı bir hayır çerçevesi
içinde tefekkür için kullanıp olgun düşünceler
elde edebilirsek bu düşüncelerimiz duygularımıza
yön verip bizi kaosa düşmekten kurtarır. Bilgi
enerjisi elde ettiğimiz bilgilerle tecrübelerin
tevhidinden oluşur.
Kendindeki emaneti büyük ruh'la kaynaştırma arzusu
ile mümin olmuş kişi (Kuran'daki ayetlerin bildirdiği
gibi) derhal koruma altına alınır. Ve kişinin
başına furkan (ayırt etme gücü) nurları yağar.
Bu nurlar kişinin tefekküre başlamasının sebebidir.
Tefekkür başlayınca kişi yavaş yavaş kendi hatalarının
farkına varır.
Ve yavaş yavaş ürettiği doğru düşünceler
yalnız ve yalnız kendini düşünen nefsi emmare
(0 hayvani mertebede olan ilkel nefis; nankör,
fitne çıkarıcı, kan dökücü) yavaş yavaş ona uyan
duygularla birlikte kontrol altına alınmaya başlar.
Bütün bu çalışmalar yani seyri sülük devam edecektir.
Durmadan maddi manevi sınavlar önümüze çıkacak,
bu sınavlardan bazılarını kazanıp bazılarını da
kaybedeceğiz. Kaybedilen sınavdan sonra ufak bir
dinlenme arsı verilir. Ve aynı mesele tekrar sınav
konusu olarak önümüze çıkar. Biz sınavdan geçinceye
kadar yıllar boyuda sürse de hep aynı sınav sorusu
ile karşılaşırız. Taki meseleyi anlayıp sınavı
kazanıncaya kadar. Ondan sonra o tarz bir mesele
ölünceye kadar kişinin önüne konmaz. Bu tarz ikmale
kalındığında çekilen sıkıntıya çile denir.
|