-Hazırlayan Işık Sükan-

Mevlana'dan İnciler (III)

Nefsin boğazı vesveseden boşaldı mı, ululuk vahyine konuk olur.

*

Yaşamamız sütten kesilmemize bağlıdır. Sen de kendini yavaş yavaş gıdadan kesmeye çalış.

*

İyi bil ki tamah seni kör eder. Seni yakînden uzaklaştırır. Yakini örter. Tamah yüzünden hak sana bâtıl görünür. Tamah yüzünden sende yüzlerce körlükler artar durur. Erlerin öğüdünü canla başla dinle de korkudan kurtulup emniyete eriş.

Bakara 269: "Tanrı hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilmişse şüphe yok ona pek çok hayır verilmiştir. Ancak doğru bir akla sahip olanlar öğüt alırlar.

Hikmet: Akılda ve sözde doğruyu bulmak, her şeyin hakikati neyse ve nasılsa bilmek ve her hususta nasıl hareket etmek icap ediyorsa öyle hareket etmektir.
"Hikmet müminin kaybolmuş malıdır." Hz. Muhammed

"Kim 40 gün Tanrı'ya sıtkı bütün olarak, doğru bir yürekle yönelirse o adamın kalbinden hikmet kaynakları akar.

Kuran’ın 35. Suresi Lokman 12. Ayet ve 4. Sure Nisa Suresi

Buna göre İbrahim Peygamberle onun soyuna da hikmet verildiği anlaşılıyor.
Kuran’ın 61. Suresi 8. Ayet: Tanrı Nurunu nefesleriyle söndürmek isterler. Ama Tanrı, kafirler istemese de kendi nurunu söndürtmez, büsbütün nurlandırır.

*

15. Sure Hicr Ayet 9: "Şüphe yok Kuran’ı biz indirdik. Ve şüphe yok ki yine biz koruruz.

*

2. Suresi Bakara Ayet 181: "Kim vasiyeti duyarda sonra değiştirirse günahı boynuna. Şüphe yok Tanrı duyar bilir.
Tamah Hakkında: Bu alemin güzelliğine tamah edenlerin tamahı o ebedi alemin güzelliğine perde oluyor.

*

Gururla dolu olan bu hayatın zevki seni doğruluk hayatından uzaklaştırır.

*

İyi bil ki tamah seni kör eder. Şüphe yok. Senden yakini örter.

*

Tamah yüzünden hak sana batıl görünür. Tamah yüzünden sende yüzlerce körlük artar durur.

*

Tamahtan kurtulursan can gözün aydınlanır, Hak'ı görür, küfür karanlığından kurtulur, din nuru kesilirsin.

*

Erlerin öğüdünü canla başla dinle de korkudan selamete eriş.

*

Veliler Tanrı çocuklarıdır. Tanrı onların canlarını mallarını korur. Onların her halinden haberdardır. Tanrı dedi ki veliler benim çocuklarımdır. Gariplik alemindedirler. Eşleri yoktur. Ne işleri vardır ne güçleri. Halkı imtihan için hor ve yetim görünürler. Fakat hakikatte dostları da benim arkadaşları da. Sakın noksanlarını bulup aleyhlerinde gıybet etme. Onlar için kin güdene kin güdenden Tanrı öcünü alır.

*

Hakka tapan yüz binlerce peygamber yüzünden nice azaplar oldu.

*

Kuran 96. Sure 19. Ayet: "Secde et de bize yaklaş"

*

Lut Peygamber ile ilgili sure ve ayetler:1
1) 11. Sure Hud Ayet 74-83
2)26. Sure Şubara Ayet 160-174 ve 15,22,29,50,66. ayetleri
Sure 9 Tövbe: Onların bir kısmı o çeşit adamlardır ki peygamberi incitirler derler ki: O kulaktan ibaret, ne duyuyorsa inanıyor, ne işitiyorsa dinliyor. De ki kulak oluşu iyi ya. Tanrı'ya inanır, müminlerin sözlerine inanır, içinizden iman edenlere bir rahmettir. Tanrı Resulünü incitenler yok mu şiddetli azap onlar içindir.

*

Bu kör ne şaşılacak kördür; Uzağı görür, gözü de keskin. Fakat yalnız devedeki yükü görür.

*

Tanrı kullarının etlerini yiyip, onların aleyhinde bulunup günah kazananların ağzını Tanrı koklar.
Bir adamın kabirde ağzını koklayan Münker, Nekir olursa yazıklar olsun o acınacak kişiye.

*

Vakitsiz çalan çan, vakitsiz öten horozun başını kesmek vaciptir.

*

Ömrün altın kesesine benzer. Geceyle gündüz de para sayan adamdır. Bilmeden anlamadan sayar durur.

*

Şu halde her anın yerine bir karşılık koy ki "Secde et de yaklaş" ayetinin maksadı neyse anlayasın. ( Kur'an 96. Suresi Alak 19. Ayet: Secde et de bize yaklaş denmektedir.)

*

Ey halkın kanını emen. Bu işten uzaklaş. Halkın kanı seni savaşa düşürmesin. Bil ki halkın kanı malı demektir.

*

Kibir, hırs, şehvet kokusu söz söylerken soğan gibi kokar. O koku yüzünden dualar ret edilir. O duaya "sesinizi kesin" cevabı gelir. Fakat sözün eğri özün doğru olursa o söz eğriliği Tanrı'ya makbuldür.

*

(Kötü kişiyle, iyilik ettiğin kişiden sakın) Yani sakınacağın iki kişi var. Biri kötü kişi diğeri iyilik ettiğin kişi - Hz. Ali

*

Eğer duada güzel bir nefese sahip değilsen yürü, özü sözü doğru kişilerden dua iste.

*

Günah etmediğin ağız, başkasının özürler dileyen ağzıdır.

*

Tanrı adı temizdir, temizlik geldi mi pislik, pılısını pırtısını toparlayıp gider. Ağza temiz bir ad gelince ne pislik kalır ne gamlar ne de kederler.

*

Yalvaranın Allah demesi Allah'ın "Emret kulum ne istiyorsun = Lebbeyk" demesidir.

A) Yalvaranın derde düşmesi Allah'ın o kişiye davetiye çıkardığının alametidir.
b) Yalvaranın başkalarının hilesine düşerek çare araması Tanrı'nın onu kendisine çekmesindendir.
c) Korkupta Tanrı'yı anman Allah'ın yalvaranı yanına çekmesi için kullandığı bir kementtir.
Her "Ya Rabbi" demen de Tanrı'nın buyur ne istiyorsun demesi gizlidir.

Bilgisiz adamın canı bu dualardan uzaktır. Çünkü "Ya Rabbi" demesine izin yok. Zarara ziyana uğrayınca Tanrı'ya sızlanmasın diye ağzında da kilit var, gönlünde de. Ağzı da bağlı gönlü de bağlı. Dertsiz dua bir işe yaramaz. Dertli dua ve niyaz gönülden aşktan gelir. Tanrı'ya her yönelen, bir yol kesicinin esiridir.

*

Sabret, sabır güçlüklerin sıkıntıların anahtarıdır.

*

İhtiyat ona derler ki “Midem dolgun tokum”,yahut “Hastayım, bu mezardan hastalandım”, yahut da “ Benim dayımın oğlu çağırdı, davetliyim” deyip başından savasın.

İhtiyat ona derler ki seni davet ettiler mi bunlar benim dostum beni seviyorlar, istiyorlar demeyesin. Davetlerini kuşlara çalınan ıslık bil. Avcı, pusuda gizlidir de kuş taklidi yapıp öter. Tanrı hangi kuşa ihtiyat ve tedbir duygusu vermişse o kuş tuzağa aldanıp gelmez.

*

Tedbirsizlik pişmanlıktan ibarettir.

*

"Kötü kişiyle, iyilik ettiğin adamdan sakın" Hz Ali + Hz. Muhammed

*

İnsan yelkenli gemiye benzer. Rüzgarı estiren bakalım onu ne yana sürecek.

*

İhtiyat ve tedbir ona derler ki kötü zannı gideresin, kaçıp kötülükten kurtulasın.
Peygamber "tedbir sui zandır" dedi. A boş boğaz her adımı bir tuzak bil.

*

Tedbir ve ihtiyat sopan yoksa kılavuzun olmadan her yolun başında durma.

*

Şükretmiyorsun, nâil olduğun nimetleri unutmuşsun. Hulâsa o yol, sana bağlandı. Çünkü gönül ehlinin gönlü, senden incindi, sana darıldı.

*

Hz. Muhammed'in "Köyde oturmak, akıllılar için kabirde oturmaktır, köylerde oturan, kabirlerde oturana benzer. Köylerde oturma... Köyde oturan kabirde oturana döner" dediği rivayet edilmiştir.
Sure 28. Kasas, Ayet 76: Karun'a akrabası "Sevinme, öğünme, ferahlanma; şüphe yok Allah sevinen, öğünenleri sevmez"

*

Vefasızlığını apaçık gösterme, beyhude yere vefasızlığı fâş etme.

*

Ana hakkı bile Tanrı hakkından sonra gelir. Çünkü Tanrı, anayı senin ana karnındaki şekline borçlu etmiştir.

*

Tanrı, binlerce sanat ve fen düzdü de ana; sana sevgi bağladı, şefkat gösterdi. Şu halde Tanrı hakkı, ana hakkından öncedir, Tanrı hakkını bilmeyen eşektir. Sen Tanrı'yı an. Çünkü onun hakkı hiç eskimez.

*

Vefasızlara kendini feda ediyor, kötü bir zan yüzünden o tarafa doğru gidiyorsun.

*

Sen, hani kendine benzeyenlerin önünde iki kat olursun ya… işte onlar hakkında kötü zanda bulun. (yani asıl onlardan korunmak için tedbir al)

*

İyi dostun yüce göklere gitti kötülük dostunsa yerin dibine geçti. Ara yerde sen kala kaldın. Kervandan arta kalan sönmeye mahkum ateşe döndün.

*

Ey baba yiğit dost, yukardan, aşağıdan münezzeh olanın eteğini tut. O, ne İsa gibi göklere ağar, ne Karun gibi yerlere geçer.

*

Tanrı'yı anmaktan çekinen kişiye dar bir yaşayış verilir ve körlükle cezalandırılır.

*

Şehirler, birbirine pek yakın. Halbuki orada ne boş bir çöl, ne güzel bir ova var. Orada yırtıcı hayvanlar, canavarlar vardır” dediler. İnsan yazın kışı ister, fakat kış geldi mi bundan da vazgeçer, istemez. Ne darlıktan hoşlanır, ne genişlikten. Geberesi insan, hidayete nail oldu mu tutar, inkâra sapar. O yüzden nefis gebertilmeye lâyıktır, onun için “ Öldürün nefislerinizi” demiştir.

*

Nefis, üç köşeli dikendir, ne çeşit koysan sana batar.

*

Seni dostundan ayıran sözü dinleme.O sözde ziyan vardır, ziyan!

*

Âlemin zerreleri birbirine girse yine Tanrı’nın kaza ve kaderine karşı hiçtir hiç!

*

Nimetlerin aslı felekten ta yere kadar umumiyetle aşağıya geldiler, alçaldılar da temiz cana gıda oldular.

*

Tevazula felekten toprağa inince de diri ve yiğit adamın cüzü oldular. Bu suretle o cemad, insan sıfatlarını kazandı, arşın yücesine uçtu, neşelendi. Önce diri âlemden geldik, sonra yine aşağılıktan yücelere çıktık. Şüphe yok gerisin geri Tanrı'ya döndüler.

*

Tanrı’nın kaza ve kaderinden yine Tanrı’nın kaza ve kaderine kaçan, kişiden başka hiçbir kimseyi, hiçbir hile, kaza ve kaderden kurtaramaz.

*

Dertli adamın tereddütle dolu, dumanlarla dolu bir gönül evi vardır. Derdini dinlersen o eve bir pencere açmış olursun. Senin bu dinleyişin ona bir nefes yolu oldu mu gönül yurdunda o acı duman azalır.

*

Tanrı, sana Hak korkusunu verdi mi bunu “Korkma” hitâbı say. Sana tabak yolladı mı ekmek de yollayacak demektir.

*

Gamdan neşelenen, ondan başka bir şeyden neşelenme, sevinme. Dert ve gam bahardır, başka şeyler kış!

*

Gamdan sevin, gam vuslat tuzağıdır.Bu yolda aşağıya düşüş, hakikatte yükseliştir.

*

Gam bir hazinedir. Zahmet ve meşakkat çekmen madendir.

*

Gönül ovasına adım atmak gerek. Çünkü bu ovada ferahlık, genişlik, neşe olamaz. Yolcu, kalbe yürü, orada seyret, orada gez dolaş. Köye gitme. Köy, adamı ahmak bir hâle sokar, aklı nursuz, fersiz bir hâle getirir. Ey seçilmiş temiz adam, Peygamber’in sözünü dinle. Köyde yurt tutmak, aklın mezarıdır. Köyde sabah, akşam bir gün kalan kişinin aklı, bir ay yerine gelemez. Tam bir ay onun ahmaklığı gitmez.

*

Köyde bir ay kalan kişi, nice zaman bilgisiz ve kör kalır. Köy nedir? Hakikate ulaşmamış, elini taklit ve hüccete atmış şeyh! Aklı kül şehrine karşı bu duygular, gözleri bağlı değirmen eşeklerine benzer.

*

Allah için şunu bir nefes olsun bırak da şehirlinin eşeği çanını çalsın!

*

Ebu Cehil karpuzu, sevgili yüzünden hurma kesilir.

*

Ananla, babanla munistin, Tanrı’dan başka munislerin sana vefakârsa hani o ünsiyet?

*

Ayıp gören gayp aleminin kokusunu bile alamaz.

*

Dostlar, suretten geçerseniz her yer sizin için cennettir. Gül bahçesi içinde gül bahçesidir. Suretini kırdın, yaktın mı her şeyin suretini kırdın demektir. Her sureti kırar, Haydar gibi Hayber kapısını çekip koparırsın.

*

Ustaya müracaat etmeksizin bir sanat tutan kişi şehre de alay mevzuu olur, köye de!

*

Oğul, her hırs sahibi mahrumdur. Harisler gibi öyle koşma, aheste aheste yürü.

*

Öyle yüzler vardır ki şeytanlar, sinek gibi başına üşüşür, bekçi gibi orada yurt tutar, otururlar. Bu çeşit adamların suratını gördün mü ya bakma, yahut da madem ki baktın, hoşlanıp gülme. O çeşit habis ve âsi suratlar hakkında Tanrı, “ Alnının perçeminden yakalar, çekeriz” dedi.

*

İyiler, zaruret yüzünden kötülerle bağdaşırlar. Adam, zaruret yüzünden ölü eti bile yer!

*

Sarhoş ve esrarkeşin bir şey satması, makbul ve muteber değildir.

*

Hey babam hey, ben, padişah kapısına çavuş oldum diyene yüz binlerce sınama var.

*

Eğer kötüleri sınama olmasaydı her puşt, savaşta Rüstem kesilirdi!

*

Ayıbını söylemiyorsan bari sus, gösterişte, hileyle kendini öldürme! Ağzını açma yolda sınama taşları var. Taşlardan önce de ayrıca sınama taşları var. Taşlardan önce de ayrıca imtihanlar var. Tanrı, “ Doğumdan bu ana kadar onlara her iki kere sınanırlar” dedi. Derlen toplan da ufacık bir imtihanla kendini satma!

*

Tanrı Kıyamet günü der ki: Bugün doğrulara doğruluklarının fayda verdiği gündür. Onlara öyle bahçeler verilir ki ağaçlar altından ırmaklar akar, orada ebediyen kalırlar. Tanrı, onlardan razı olur, onlar Tanrı'dan. İşte bu, pek büyük bir kurtuluş, pek büyük bir nimettir." (Sure 5, Maide, âyet 119).

"Emredildiğin gibi hareket et, doğru ol, seninle beraber inananlar, kötülüklerinden tövbe edenler de doğru olsunlar, azgınlık etmesinler. Şüphe yok, Tanrı sizin yaptığınız şeyleri görür" (Sure II, Hûd, âyet 112).


Bir, yahut iki kere sınanırlar, öyle olduğu halde yine de ne tövbe ederler, ne öğüt tutarlar" (Sure 9, âyet 126).

Rabbimiz dedi ki: Beni çağırın da size icabet edeyim. Beni çağırmada ululuk gösteren kişileri hor bir surette cehenneme koyacağım" (Sure 40, âyet 60).

"Dilesek onları mutlaka sana gösteririz, onları yüzlerinden tanırsın. Konuşulurken de yine onları tanır, bilirsin. Tanrı da sizin yaptıklarınızı bilir." (Sure 47, Muhammet, âyet 30).

"Münafıkları görünce vücutlarının iriliği seni şaşırtır. Konuşurlarsa sözleri seni çeker, dinlemeye başlarsın. Fakat onlar kuru sopalara benzerler, sanki bir duvara dayanmışlardır. Duydukları sesi kendi aleyhlerine sanırlar onlar düşmandır sakın onlardan..." (Sure 63 Münafikun, âyet 4).

Tanrı'nın inayetine erişen kullar yeryüzünde yavaş ve mülayim bir şekilde yürürler (Sure 25, Furkan, âyet 63)

Her peygamber ana rahmine düşünce yıldızı da gökte zuhur edip parlamaya başlar. Bu inanış İncil'de de vardır. (Matta, ikinci bab).

Firavun, gördüğü rüyadan korkarak saltanatını yıkacak çocuğun doğmaması için İsrailoğullarının yeni doğan çocuklarını öldürtüyordu. Musa'nın anası, oğlunun öldürülmemesi için Musa'yı bir sepete koyarak Nil'e atmış ve çocuk Firavun'un karısı tarafından bulunarak saraya götürülmüştü. Sonra anası bu çocuğa sütnine olmuş ve bu suretle Musa, Firavunun sarayında büyüyüp yetişmiştir. Tevrat'tan alınan bu hikâye Kur'an da da anlatılır (Sure 28, Kasas, âyet 6-14).

Süleyman Peygamber'in rüzgâra emrettiği ve rüzgârın, tahtını gündüz bir aylık, gece de bir aylık yola götürdüğü, cinlerin, perilerin de onun hükmüne tâbi oldukları Kur'an da anlatılmaktadır (Sure 34, Sebel, âyet 21-13).

Kur'an'ın 17 inci suresi olan Esra suresinin 44 üncü âyetinde "yedi kat gökle yeryüzü ve göklerle yerde ne varsa hepsi Tanrı'yı tespih eder ama onların tespihini siz anlamazsınız, hiçbir şey yoktur ki, onu överek anmasın: Şüphe yok o, halimdir ve günahları ziyadesiyle örtücüdür" denmektedir.

Azrail diğer bir okunuşa göre İzrail ecel meleğidir. Kendisine yardım eden meleklerle canları alır. Bu meleğe Türkçe’de canalıcı derler.

*

Sarhoşun önünde hendek de birdir, meydan da. Ona kuyu da doğru yol kesilmiştir, hendek de!

*

Dağ keçisi, öbür dağa bakar, orada bir dişi dağ keçisi görür. Dişi keçinin bulunduğu dağ, ona o kadar yakın görünür ki oraya sıçramak kolay gelir. Binlerce arşın yol ona iki arşınlık bir mesafe görünür. Sıçrayınca da iki amansız dağın arasında ki çukura düşüverir. İşte dağ keçisi ekseriyetle böyle avlanır. Yoksa bu hayvan pek çeviktir. Düşmanını hemen sezip anlar.

*

Kendinize gelin de belâ çölüne küstahça gitmeyin. Ayaklarınızın önünde pek çok gizli tuzak vardır.

*

Gözleri, Tanrı inayetinden başka ne açar, kızgınlığı sevgi yatıştırır?

*

Tanrı ihsanı olmayan muvaffakiyete ulaşmak için çalışıp çabalama, Firavunun çalışıp çabalaması, Tanrı muvaffakiyet vermediği için ne yapsa boşa gitmişti. Diktiği bile yırtılıp sökülmüştür.

*

İnsan men edildiği şeye haristir.

*

Yoksullar, tamahkâr ve kötü huylu olsalar bile sen gönül sahibini onların içinde ara!

*

Denizin dibinde inciler, taşlarla karışık olarak bulunur. Öğünülecek şeyler, ayıplar, kusurlar arasında olur.

*

Halkın savaşları hep güzellik içindir, hep iyilik içindir. Yoksulluk azığı yok mu, asıl saadet nişanesi odur.

*

İnsan, rahatlık için yılan arar, gamdan kurtulmak için gam yiyip durur.

*

Yoksul âdemoğlu kendisini tanımadı, bilmedi, fazilet makamından gelip bu noksan âlemine düşüverdi.

*

İnsan kendisini ucuz sattı. Atlastı, kendini bir hırkaya yamadı gitti!

*

Ay, Ahmet’in işaretini emrini anlar, fermanına uyar; ateş, İbrahim’e ağustos gülü olur…Taş, Ahmet’e selâm verir; Dağ Yahya’ya haber yollar… Bunlar “ Biz sizi duyar, görürüz… sizinle hoşuz, neşeliyiz. Fakat namahremlere karşı susup durmaktayız” derler.

*

Cematlardan can âlemine gidin de âlemin cüzülerinin ahengini duyun! Can âleminde kandiller yok da görmek için tevillere yapışıyorsun.

*

İnsan, duygudan çıkmadı mı gayb âlemine tamamıyla yabancıdır. Hal nuruna sahip olmayan kişinin işi tevildir.

*

Nefsinizde bir ejderhadır. Dertten, eline fırsat düşmediğinden dondu. Yoksa eline bir kudret geçse hemen firavunluğa başlar, yüzlerce Musa'nın da yolunu bulur.

Nefis ejderhası yoksulluk elinde bir kurtcağız kesilir. Mevki ve malı ele geçirirse sivrisinek kadar olan nefis çaylak kadar olur.

*

Nefse şehvet güneşi vurdu mu o geberesice yarasa gibi kanatlarını çırpmaya, uçmaya başlar.

*

Nefsi yenmek aşağılık kişiye nasip mi olur. Ejderhayı öldürmeye bir Musa gerek.

*

Tanrı'nın zatında nasıl son yoksa hikmetlerinde de son yoktur.

*

Halkın düşüncelere dalması güzelim uykunun düşmanıdır.

*

Hayret fikirleri de yok eder, zikirleri de.

*

Her kanat, denizi aşacak kudrete sahip olamaz. Tanrı bilgisi gerek ki insanı Tanrı’ya ulaştırsın.

*

Bu âlemde ileri gitmeye heves etme, topal ol da geri dönerken en öne düş.

*

Melekler gibi "Bizim bilgimiz yok", "Ancak senin bildirdiğini biliriz" dersen bu sır seni kurtarır. Akıl ve irfan nuru ile dolarsın.

*

Altın definesini bilinmeyen viranelere gizlerler.

*

Onun sevgisi, şüphe ve tereddütleri yakan bir ateştir.

*

Ey Tanrı rızasını elde eden. Gönlün köşesi padişaha varan bir yoldur.

*

Akılla hüneri sat da hayreti satın al.

*

İçinde Tanrı nuru olan Lâmekân âleminde nerede geçmiş, nerede gelecek, nerede şimdiki zamanın hâli. (Aslında geçmiş zamanla gelecek zaman birdir. Fakat insanlar iki sanırlar.

*

Sofinin meşk yeri dizidir, müşkülü halletmek hususunda iki diz, âdeta sihirbazdır.

*

Bir hayvana Tanrı çobanlık ederse kurt onun yanına yol bulamaz ve o hayvanı kapamaz.

*

Tanrı’nın lûtufları, Mustafa’ya vaatlerde bulundu da dedi ki: “ Sen ölsen bile bu din, bu iman ölmez. Senin kitabını, mucizeni ben yüceltirim. Kur’an’dan bir şey eksiltmeye, ona bir şey katmaya yeltenen kişiye ben mâni olurum. Ben seni iki cihanda da korurum. Sözünü kınayanları terk eder, onları hor hakir bir hale korum.

*

Hiç kimse Kur’an’ı değiştirmeye kudret bulamaz; ona ne bir şey ilâve edebilirler, ne ondan bir şey eksiltebilirler. Sen benden daha iyi başka bir koruyucu arama! Senin parlaklığını gün geçtikçe artırır, adını altınlara, gümüşlere bastırırım. Senin için mimberler, mihraplar kurdururum. Ben, seni öyle seviyorum ki senin kahrın, benim demektir. Şimdi adını korkudan gizlice söylüyorlar, namaz kılacakları zaman gizleniyorlar.

Bütün âlemi minarelerle dolduracağım, âsilerin gözlerini kör edeceğim ben.
Dinin balıktan aya kadar her tarafı kaplayacak.

Sen, toprak altında uyursun ama o tertemiz söz asâ gibi her şeye agâhtır.
Uyu ey padişah, uyu… uykun mübarek olsun! Bedenin uyur ama nurun göklere ağar.

*

Hintliler karanlık bir ahıra bir fil getirip halka göstermek istediler. Hayvanı görmek için o kapkaranlık yere bir hayli adam toplandı. Fakat ahır o kadar karanlıktı ki gözle görmenin imkânı yoktu. Kadar karanlık yerde file ellerini sürmeye başladılar. Biri eline filinhortumunu geçirdi, “Fil bir oluğa benzer“ dedi.
Başka birinin eline filin kulağı geçti, “Fil bir yelpazeye benziyor“ dedi. Bir başkasının eline filin ayağı geçmişti, “ Fil bir direktir” dedi. Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık olmayacaktı.

*

Noksan olmayan söz hakikat âlemine ait olan sözdür. Sana söylense hemencecik o misale yapışır, o sureti hakikat sanırsın!

*

Süt emen çocuk dadıdan vazgeçti mi yemek yemeye başlar, artık onu bırakır gider. Sen de kalpleri gıdasına alış da sütten kesilmeye bak.

*

Kendi aklını terket de hakikî akla ulaş. Bu kulağı tıka da hakikî kulak kesil!

*

Bir şeye sımsıkı yapışmak, bir şeyde tassup göstermek hamlıktır.

*

Sen alelâde tek bir adam değilsin ki. O senin muazzam varlığın yok mu. O belki dokuz yüz kattır. O, dibi, kıyısı bulunmayan bir denizdir.

*

Nuh’un gemisinde yüzgeçlik bahsini bırak! Bu bahse girirsen Kenan’a benzersin. Nuh’un gemisini istemem diye yüzmeye girişmişti.
Nuh, ona “Gel, babanın gemisine gir de tufanaa gark olma “ demişti.
Kenan: “Hayır, ben yüzme öğrendim." diyince Nuh, “ Kendine gel, buna belâ tufanının dalgası derler. Bugün yüzme bilenin eli, ayağı bir işe yaramaz “ dedi.
Kenan dedi ki: “ Yok yok… ben o yüce dağa çıkarım; o dağ beni belâdan kurtarır.”
Nuh, “ Aklını başına topla, şimdi dağ, bir saman çöpü mesabesindedir.
Tanrı, kendi dostundan başkasına aman vermez”. Onlar böyle konuşurken çevik bir dalga geldi Kenan'ı boğup götürdü.

*

Tanrı hükmüne aşık olan nurlanır , Tanrı'nın yarattığına aşık olansa kafir olur.

*

Küfre razı olma küfürdür.

*

Kaza ve kaderine razı olmayan, benden başka bir Tanrı arasın.

*

Adamın biri berberine, "saçımdaki sakalımdaki akları ayır, yol. Yeni gelin aldım" dedi. Berber, adamın sakalını dipten tıraş ederek kılları önüne koydu. Ve dedi ki "benim işim çıktı. Sen ayırıver."

*

İnsan, vuslata erdi mi vasıta olan kadın, adamın gözüne soğuk görünmeye başlar.

*

Göklerin damlarına çıktıktan sonra da merdiven aramak mânasızdır.

*

Ayna sâf ve cilâlı bir halde iken onu cilâlamaya kalkışmak bilgisizliktir.

*

Padişah tarafından kabul edilip huzurunda oturduk dan sonra elçi araştırmak çirkin bir şeydir.

*

Bilinen şeye ulaşıldıktan sonra bilgi ile uğraşmak kötü bir şeydir.

*

Sofi vakitten de kurtulmuştur halden de...

*

Dudak kuruluğu, suyu haber verir, Bu eziyet, bu susuzluk, muhakkak suya ulaşacağına delâlet der; Hak yolunda aramak kutlu bir iştir. Hak yolundaki bu istek, maniler giderir. Bu istek, dileklerinin anahtarıdır. Bu istek, senin ordundur. Bu istek, horoz gibi “ Sabah geliyor” diye nara atarak müjdeler verir.

İsteklilerin civarında sen de istekli ol, galiplerin sayesinde sen de galebe et!
Karınca Süleymanlık dilerse onun bu dileğini hor görme, himmetine bak!

*

Herkes kahrı lûtuftan ayırt eder. İster cahil olsun ister bilgi sahibi olsun. Fakat kahır içinde gizli olan lûtfu, yahut lûtuf içinde gizlenmiş bulunan kahrı,
Az kişi anlar.

*

Bilginin iki kanadı vardır, şüpheninse tek. Tek kanatlı kuş baş aşağı düşer. Şüpheden kurtulup bilgi sahibi olan iki kanatlı kesilir. Cebrail gibi şüphesiz, hilesiz, kıyl ü kalsiz (dedikodu) uçar.

*

Erlerin güzelliği dillerinin altında gizlidir.

*

Tanrı vergisi mi daha iyi, yoksa topal eşeğin rahvan atı taklidi mi?

*

Aklı cüz’inin âfeti vehimdir. Çünkü onun vatanı karanlıklar diyarındadır.

*

Bil ki bu ten, elbiseye benzer. Yürü, bu elbiseyi giyeni ara. Sürünüp durma.

*

Akıllılar önceden feryat ederler, bilgisizlerse işin sonunda başları taşa vururlar!

*

Sözlerinizde daima inşallah deyin, ahitlerinizde de Tanrı dilerse sözünü söyleyin. Çünkü Tanrı, gönüle her zaman başka bir meyil verir. Çünkü o her sabah yeni bi işte, yeni bir güçtedir. Her şey, bizim dileğimize göre meydana gelir denmiştir.

*

Gönül, ovada rüzgârlara tabi bir tüy benzer. Rüzgâr, tüyü her tarafa uçurur, gâh sola, gâh sağa götürür durur.

*

Bu gönlü ateş üstündeki kazanda kaynayan bir su bil! Gönlün her an başka bir dileği vardır. Fakat bu dilek kendisinden değildir, başka bir yerdendir.

*

Ahmed, Ebuleheb’in karısının sırtındaki odun yükünü gördü de ona “ Odun hamalı” dedi. İpi de odunu da ondan başka kimse görmedi. Ona her görünmeyen şey, görünür. Bu nişaneleri apaçık gören, nasıl olur da şakiyi saitten ayırt edemez.

*

Tanrı sırrını açmak helâl olmadığından ululuk sahibi Tanrı’nın emriyle örter, gizler.

*

Tanrı'ya karşı yapılan yemininin hürmetine terk edersen O'nun adaleti de sağ elini kestirir. Kötü olduğunu bildiğin halde ahtinden dönerseniz O'nun kötülüğü de elinize gelir.

*

Nice balık vardır ki su içinde her şeyden eminken boğazının hırsı yüzünden oltaya tutulmuştur. Gözü yemde olan balığın ağzı oltadan kurtulmaz. Nice namuslu, örtülü kadın vardır ki ferciyle boğazının şomluğundan rüsvay olmuştur.

*

Korku ve vehmi bırakmak sizin için ulu bir siper olur.

*

Bu âlem, bir rüyadır. Zanna kapılmayın. Rüyada başın kesilse, hakikatte başın yerindedir.

*

Suretle kaim olan bu cihan hakkında da Peygamber, "uyuyanın gördüğü bir rüya" dedi.

*

Tanrı, ana karnında ki çocuğa can verdi mi mizacına vücudunu kuvvetlendirecek cüzüleri çekmek kabiliyetini verir. Yediği şeylerle bu cüzüleri çeker, bu suretle de cisminin nescini dokur durur.

*

Şeyh kime derler? İhtiyara, yani saçı sakalı ağarmış adama derler. Bunun manasını bil. Kara saç, kara sakal, onun varlığıdır. Varlığından tek bir kıl bile kalmamalı. Varlığı kalmadı mı pir ona derler. Kara saç, kara sakal, insanlık sıfatıdır. Varlığında insanlık sıfatlarından bir tek kıl bile kalsa arşa mensub olamaz, âlem halkından biri olarak kalır.

*

Tanrı, velîleri âlemlere rahmet olmak üzere yeryüzüne getirmiştir. Halkın mazhar olduğu rahmet, cüz’i rahmettir. Fakat himmet sahibi er, külli rahmete mazhardır.

*

Gözyaşları, merhamete delildir, yürek yanmadıkça göz yaşaramaz.

Sahabeler genç birini çok güzel Kur'an okuyor diye peygamberimizin huzuruna getirip dinlettiler. Sonra nasıl buldunuz ya Muhammed diye sorunca "güzel okudu. Ama hani bunun ağlaması" diye buyurdu. Hadis

*

Ağlayış ya elemden olur, ya ayrılıktan. Duygu akla esirdir, fakat bil ki akılda ruhun esiridir.

*

Sabır genişliğin anahtarıdır.

*

Velilerden öyleleri vardır ki ağızları yumulmuştur. Hiç dua etmezler. Onlar Tanrı hükümlerine razı olmuşlardır, takdirin def’ine çalışmak onlara haramdır.
Tanrı bunların gönlüne öyle bir hüsnü zan vermiştir ki derde düşüp hiç yas tutmazlar.

*

Cüz, külden ayrıldı mı bir işe yaramaz.

*

Gönül, sevgilinin sarhoşudur: yoldan, konaktan yolun kısalığından, ne haberi var.

*

İyi görmeyen çakmaklaşmış gözlere yüzlerce kere tuuh!

*

Peygamberler bile kötü kişilerin ittifakına baktılar da şüpheye düştüler.

*

Zaman zamansızlığı bilmez. Zamansızlık âlemine varmak için hayretten başka yol yoktur.

*

Şeriat de körün imamlığı mekruhtur. Kör yolda yürürken pisliği göremez.Fakat can gözü kör olan kişi gizli olan, görünmeyen pisliklere bulaşır. Görünen pislik bir parça suyla arınır, fakat içte olan pislik, artıkça artar. Fakat İçteki pislikler gözyaşından başka bir şeyle temizlenemez.

Zâhiri pisliğin kokusu yirmi adımlık yerden gelir, bâtıni pisliğin kokusuysa göklere çıkar, hurilerle Rıdvan’ın burunlarını doldurur!

*

Dua, çıktığı evi bilir, sen kimin adını anarsan an, kimi översen öv!

*

Tanrı, âciz kişinin aczini hoş görür. Körün gözlerindeki iki katra yaşı da kabul eder.

*

Müstahak olmayanı kim metheder ki? Halk kendilerini güzel yaşıyoruz, zevk ve işrette bulunuyoruz sanır ama onlar, bir hayal uğruna kendi kanatlarını kendileri yolarlar.

**********************************

*

İblisin gözü; eşsiz örneksiz ademi “topraktan başka bir şey görmedi. Gözü yanıltanda bizim ezeli nasipsizliğimiz kalbi çevirende kötü kaza ve kader!

*

Ölü sineğe benzeyen put, sizin tarafınızdan yapıldığı için mi Tanrı’ya lâayık insan, Tanrı mahlûku olduğundan mı Tanrı sırrın mahrem olamıyor?

*

Siz, kendinize, kendi sanatınıza âşıksınız. Yılanların kuyruklarına lâyık olan elbette yılan başıdır.

*

Takdirin hükmüne itiraz edip de boş boğazlıkta bulunma.

*

Gönül kalemi, lûtuf ve kahır parmakları arasında gâh sıkıntıya düşer, gâh feraha çıkar.

*

Misal getirmek, Tanrı’nın, bir de onun gizli ve aşikâr bilgisine bir delil olan kişinin hakkıdır.

*

A herzevekil, şeytan senin nefsine elçi olarak geldi mi ahmak nefsini Hızır’ın içtiği Âbıhayattan mahrum eti.

*

Ey kefensiz ademcikler, ey yıkanmamış ölücükler Lût Peygamber’in şehri nasıl yere battı bakın da görün!

*

Görülmüş şeyi görülmemiş sanırsınız, meydan da olan şeyleri hala görmezsiniz. Ama ölüm, gözlerinizi adam akıllı açacak elbet.

*

Hayrınızda başka bir şey dilemeyenleri tasdik edin. Kendinizden başka kimseyi azdırmayın. Kimseye tecavüz etmeyin. Ey sudan, topraktan, balçıktan olan insan kendine gel de erenlerin sesini duy.

*

İhtiyat nedir? İki tedbir arasında tereddüde düşmeyip hangisi seni sürçtürmeyecekse onu yapmaktır. İhtiyat korkudan kurtulmak ve doğruya ulaşmak için yok düşmektir.

*

Tanrı’nın sizi azat etmesine karşılık şükretmeniz, Tanrı nimetini anmanız gerek.

*

Nimete şükretmek nimetten daha hoştur. Nimet insana gaflet verir. Şükürse uyandırır. Şükür nimetin canıdır. Çünkü seni sevgiliye kadar ulaştıran şükürdür.

*

Taşa istersen tam yüzyıl boyunca, “Lâl olsana” de eskiye tam yüz yıl yenilen diye söyle dur. Toprağa yüzyıl “Su gibi arı duru ol.” Desen, suya “bal ol süt kesil” desen ne fayda.

*

Bir dağ, çalışmakla saman çöpü olur mu hiç?

*

Ümitsizlikten sonra nice ümitler var. Karanlığın ardında nice güneşler var! Biz sarp yolları sana vardırdık. Bize uyanlara yolu kolaylattık. Bizim gönlümüzde lale bahçeleri gül bahçeleri var. Daima taptazeyiz, daima genciz, lâtifiz, daima güzeliz tatlıyız, daima gülüp durmaktayız, zarifiz bize göre asırla saat birdir. Uzun yol kısa zaman bize göre değil

*

Gül kokusu, bok böceğinin aklına mı gelir. Çirkin domuzda güzel yüz ne gezer.

*

Biz şekerler yiyen dudu kuşlarıydık. Sizin yüzünüzden ölümü düşünen baykuşlara döndük. Nerde bir gam masalı varsa nerde bir kötü, kabul edilmeyecek bir ses duyulursa, bu alemde nerde bir kötüye , nerde bir surete dönmek, nerde bir azap varsa hepsi sizin söylediğiniz sözlerde sizin getirdiğiniz misallerde sizin yormanızda.

*

Alışverişte aldanmaktan korkuyorsan 3. gün muhayyer olarak al, çünkü yavaş iş rahmandandır, acele iş ise melun şeytandandır. Lokma atsan köpek bile koklar yer. İnsan ise aklı ile koklar.

*

Daima akıp duran küçük bir dere ne pislenir ne kokar.

*

Yaprakları benzeyen bedenler birbirine benzer. Benzer ama herkes bir iş için yaratılmıştır.

*

Ölürken ayrı çeşit ölürüz. Ama yarımız insan için dedi. Yarımız padişah! Kalbi ölmüş kişilere dünya nurlu göründü. Görünüşü büyük, hakikat ta dar. Dar olmasaydı bu feryat neden.

*

Dünyanın genişliği göz bağı: Gülmesi ağlamaktan ibaret, övünmesi ardan ayıptan başka bir şey değil.

*

Doğum ağrısı, gebeye bir derttir. Ama çocuk için zindanın yıkılması gibidir.

*

Göğün altındaki cansız şeyler, canlı mahluklar hepsi birbirlerinin derdinden gafildir yalnız kemale sahip olan kişiler bunların dertlerini bilir.

*

Kösenin, başkalarının evinde olanları bildiği kadar kabasakal, kendi evindekini bilemez.

*

Ten, ruh oldu mu bütün sırları görür.

*

Vehim hataya düşer, fakat akıl yanılmaz.

*

Kırmızı beniz kanın çokluğundandır, sarı yüz safranın oynamasındandır.
Daima suda kalmak balığın harcıdır. Yılan, nereden balıkla yoldaşlık edebilecek?
Fakat dağlarda öyle düzenbaz yılanlar vardır ki bu denizde balıklık etmeye kalkışırlar.

*

Bu denizde öyle hünerli balıklar vardır ki yılana bile sihir yapar.

*

Sır söyleyen gönül elçileri İsrafil huylu dinleyici isterler. Önlerinde iki büklüm eğilmedikçe sır sahibi emaneti sana verir mi hiç. Onlar yoksul değiller ki ettiği hizmetlere teşekkür etsinler, minnet altında kalsınlar a müzevir!

*

At aslanın sesini de tanır kokusunu da duyar.

*

Yarasacık gündüz uçmaz hırsızlar gibi geceleyin çıkar yayılır. Meydandaki güneşin düşmanıdır o. Hiç yarasa güneşe mani olabilir mi?

*

Karta, denizle nasıl savaşa girişebilir. Girişirse aptaldır. Kendi saçını sakalını yolar.

*

Ben topal bir karıncayım, fili ne bileyim? Bir sivri sinek, İsrafil’i nereden bilecek? İnsan oğlunu kuvvetinin bir haddi bir hududu vardır.

*

Kafirler Peygamberleri evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Kıskançlıkları hasetleri yüzünden bildiklerini gizlerler.

*

Aslanın önünde ceylanın aklı başından gider. Varlığı aslanın varlığında mahvolur.

*

Aşığın nabzı edepten dışarı atar. Aşık kendini padişahın terazisine kor. Sevgilisinin kapısına varır.Dünya da ondan edepsiz ondan terbiyesiz kimse oktur. Fakat hakikat ta ondan terbiyeli ondan edepli kimse yoktur.
Dışarıdan bakarsan edepsiz gibi görünür. Çünkü başında aşk davası vardır. (Bu dava da varlık alametidir. Fakat hakikat ta devam nerede? O padişahın önünde davada fanidir. Aşık da!

*

Her şeyi anlayan akıl bile dostların ayrılığı ile yayı kırılmış okçuya döner.

*

Cehennem bile ayrılık yüzünden titrer. Kıvılcım gibi insanı yakan, mahveden ayrılığı kıyamete kadar anlatsam yine yüz binde birini olsun anlatamam.

*

Senin neşelendiğin şeyle çok kişiler neşelendi. Fakat sonunda sahibine vefa etmedi, yel gibi geçti gitti!

*

Gönül, sana da vefa etmez,seni de terk edip gider. O senden vazgeçmeden sen ondan vazgeçmeye çalış. Fırsat elden çıkmadan Hz Meryem gibi sen de surete “Senden Rahman'a sığınırım" de

*

Kışın yüzü ekşidir. Ama şevkatlidir. Yaz gülümser ama yakar, yandırır! Darlık geldi mi, onda genişlik gör ve canlan, alnını karıştırma!

*

Tanrının verdiği rızık insan mertebesine göre hikmettir. Bedeni şeytan aslanından kurtarabilirsen Tanrı sofrasında nice nimetler yersin.

*

Gam ye de, seni derde sokanların ekmeğini yeme.

*

Akıllı adam, şarabı üzümde görür. Aşık varı yokta bulur.

*

Tanrı malı cenazenin önünde gider. Kabirde sana gurbet arkadaşı olur.

*

Ebedi aşkla kapı yoldaşı olmak için ölüm gününe hazırlan da şimdiden öl!

*

Gam çalışan kimsenin önünde aynaya benzer. Sabrederse o aynada muradına ulaştığını seyreder.

*

Tanrının yücelttiği kimselerden baş çekme. Kimi ziyanda görürsen bil ki görünüşte yapayalnız bile olsa, hakikat ta o ziyana bir memura sürüklenir gider.

*

Bir yerde aşk fenalaştı, derdi artırdı mı orada ne Ebû Hanîfe bir ders verebilir, ne Şâfiî!. Âşık tövbe etti mi. İşte o zaman kork. Çünkü âşık, ayyarlar gibi daracığında ders verir!

*

Kim halvette görüşe yol bulur., hakikatte yol bulursa artık bilgilerle yücelmeyi dilemez.

*

Testideki su, ırmağa döküldü mü ırmakta mahvolur, ırmak kesilir. İşten anlamayan ahmak, pervane gibi alevi nur sandı, ahmakçasına aleve atıldı, canından oldu!

“ Peygamber “ Din nasihattir” dedi. Nasihat, lûgatte hıyanetin zıddıdır.
Nasihatte dostlukta doğruluktan ibarettir. Doğru söylemez, aldatırsan, hainsin, köpek postuna bürünmüşsün, köpeksin! Örümcekte anka tabiatı olsaydı, tükürüğü ile çadır kurar mıydı hiç. Nice kişiler vardır ki kaşınır, böbürlenir fakat alem ıstırap zamanında yapışacak, el atacak bir şey arar.

*

Mademki aslan değilsin, ileriye ayak atma çünkü ecel kurttur. Canın ise koyun. Aşk davaya benzer, cefa çekmekte şahidin yoksa davayı kazanamazsın ki! Sopayla kilime vuran, kilimi dövmez tozlarını silker.

*

Kaypak arkadaşlara uyma, çevir onların yaprağını.

*

Herzevekillerin manasız sözlerini saçma gururlarını az dinle, bu çeşit adamlarla savaş safına girme. Tanrı, bunlar hakkında “ Onlar size uyunca sayınızı çoğaltmazlar, ancak aranıza nifak sokar, hile ve fesadı çoğaltırlar” dedi.

*

Şeytanın insanlardan gözlemek bir deliğe girip saklanmasına “hunus” derler. Tanrı şeytana “hannâs” dedi.

*

Hadis: Düşmanlarınızın en kuvvetlisi içinizdedir!

*

Peygamber "sözde sihir hassası var” dedi doğru söyledi.

*

Tanrı’nın rahmeti, kahrından ileridir, kahrından fazladır ve ezelîdir. Bu yüzden de bir kimseyi belâlara uğratması, rahmetindendir.

*

İş, söz ve doğruluk, meleğin gıdasıdır. Melek, bunlarla göğe ağar.

*

Seni acılıklardan yıkayıp arıtmak için acı söylüyorum. Acılıklarla gönlün kanlara bulanırsa içindeki bütün acılar gider.

*

“Allah’u Ekber” sözü ile şom (kötü) nefsin başını kes. Kes de can, mahvolmaktan kurtulsun.

*

Tanrı huzurunda, gözyaşları dökerek ayakta durmak, kıyamet gününde kabirden kalkıp mahşer yerinde dikilmeye benzer.

*

Kıyamdayken kula haktan gelen haberlerden kul utanır iki büklüm olur rükûa varır.

*

Hileler öldü, bitti mi dua zamanı gelir! Kurtulunca yine gözleriniz kurur, yine şehvet için yaratılmış birer şeytan kesilirsiniz.

*

Cahilin sonunda göreceği şeyi akıllılar önce görür.

*

Mademki ayıplarını görmüyorsun, bari ihtiyatı elden bırakma! İhtiyat nedir? Her an ansızın gelebilecek bir belayı görmek.

*

Halk yoksulluktan korkar. Ama o yoksulluğu yaratandan korksalardı onlara yeryüzünde defineler aşikâr (gizlilikten açığa çıkmak) olurdu.

*

Bedava olarak insanlara yüzlerce göz, yüzlerce kulak veren, rüşvetsiz akıl, fikir ihsan eden Tanrı..! Sen, biz hak etmeden lütuflarda ihsanlarda bulunursun. Nimetlerine karşı yaptığımız kâfirliklerle hatalarımızı görüyorsun. Fakat sen, bütün bunları lûtfunla affetmeye kadirsin. Biz, hırstan, şehvetten kendi kendimizi yaktık. Bu duayı da senden öğrendik ya Rabbi..! Bize duada bulunmayı müsaade etmen, dua öğretmen böyle bir karanlığı aydınlatman hürmetine sen bunlara acı. Bu ihtiyarsız (kendiliğinden) dua yok mu, bambaşka bir şeydir, adamın kendinden değildir. Tanrı’dandır. Tanrı ilhamıdır. İşte o anda duada bulunan Tanrı’dır. Dua da Tanrı’dandır, icabette Tanrıdandır. Arada vasıta olarak mahlûk yoktur. O niyazdan cismin de haberi yoktur, canın da. Lûtuf ve merhamet sahibi olan Tanrı kulları bu şekilde işleri düzeltmekte Tanrı huyuna sahiptirler. Onlar, şiddet zamanı sıkıntı vakti, rüşvet almaksızın mahlûkata acırlar, yardımda bulunurlar. Ey belâlara uğramış adam, kendine gel de bunları ara… Kendine gel de belâ vaktinde onların duasını ganimet bil!

*

Av esnasında tilkiyi ayakları kurtarır da mağrur tilki, kendisini kuyruğu kurtardı sanır. Canımı pusudan bu kurtardı diye kuyruğu ile oynar, onu sever! A tilki..! A aç gözlü sersem, ayak olmasa kuyruk ne yapabilir ki!

*

Ey eşeğe kul olan, ey eşeğin kuyruğunun altına lâyık olan, öpülecek bir yer buldunsa haydi bizi de götür! Sevgilinin kulluğu, sana el vermedikçe, bu padişahlık meyli sana nereden geldi?

*

Gönül sen bir cüze benzersin, küllüne varır, ulaşırsan Tanrı’ya makbul olursun. Tanrı “biz gönüle bakarız su ve topraktan ibaret olan surete değil” diyor. Göklerden yüce olan gönül; ya abdalın gönlüdür ya peygamberin…

*

Sen, ben de gönül sahibiyim, başkasına ihtiyacım yok Tanrı’ya ulaşırım diye baş çekersin ama bu bulaşık şeyi gönül sandın da gönlünü gönül sahiplerinden çetin mi? Şunu bil ki yüz binlerce halkta yüz binlerce ileri gelenlerde bulunan gönül değildir. Gönül bir tek kişide olur. Sen o kırık dökük, parça buçuk gönül kırpıntılarını bırak ta asıl gönülü ara…

*

İnsan akılla bir olur; saçı sakalı ağarmakla değil.

*

Alelade adamlara uydun da onları insan sandın. Ey hamhalat iş bu yüzden harap oldu.

*

Gafil olma ara… Ara ki devlet aramakla elde edilir. Gönüle gelen her ferah, bir sıkıntıya bağlıdır.

*

Ey iyi adam dikkat et! Tanrı; “dua edin, beni çağırın: size icabet edeyim” dedi, icabetin şartı bile duadır. Kimin gönlü illetlerden arınmışsa, onun duası Tanrı’ya kadar varır, makbul olur.

*

Deve kuvvetlenip erkek aslan kesildi mi ağır yükler çekerde yine o yüklerin altında az yer, az içer. Dişi arzusu ile zahmet ve açlık çeker. Hatta dağ bile ona bir kıl gelir.

*

Elest âleminde rüya görmeyen, bu dünyada ne kul olur, ne mürit. Olsa bile gönlünde yüzlerce tereddüt vardır. Bir an şükrederse, bir yıl şikâyet eder.

*

Gayb sırrını, sırları adam akıllı bilen ve ayıpları tamamıyla örten Tanrı’dan başka kim bilebilir ki?

*

Şunu bil ki güneşin nuru, hicaplardan (perde) hariç olan hakikat güneşinin aksinden ibarettir.

*

Baş köşeyi gözetip duran zalim adam eşektir. Ona çerçöple saman bile yazık. Zalimi mazlumdan ayırt eden, zulümkâr nefsinin boynunu vurmuş kişidir. Köpek, daima yoksula acize saldırır. Fırsat bulursa ısırırda. Komşulardan av kapmak aslana göre ayıptır, köpeklere değil.

*

Günahının perdesini kişi kendi kaldırıyor. Yoksa Tanrı suçunu örtüyordu. Bu kötü zamanede kâfir olsun, fasik olsun herkes kendi perdesini kendi yırtar. Zulüm can sırları arasında gizli kalır. Fakat onu halkın önüne koyan zalim olan kişidir.

*

Kızdığın söylenmeye başladığın zaman yok mu, gizlediğin şeyleri kıldan kıla meydana çıkarır.

*

Ey hür can, sen ona tövbe etmesi, yargılanma dilemesi için inci verirsin de o sana taş bile vermez. İşte nefsin insafı.

*

Tanrı’nın hilmi, müdarada bulunur. Bulunur ama adam haddi aşınca iş meydana çıkar.

*

Nefsini öldür de âlemi dirilt. Nefis efendisini öldürmüştür. Onun için sen nefsi kendine kul köle yap.

*

Güzel gözlülerden işve, cilve öğrenmişsek neden gözlerimizi sebeplere dikip duruyoruz. Sebeplerinde başka sebepleri var. Sebebe bakma da asıl olana bak. Peygamberler sebepleri gidermek için geldiler. Mucizeleri Zuhal yıldızına ulaştı.

*

Bütün Kur’an, sebebi gidermeye aittir. Kur’an baştan sona kadar sebepleri, illetleri nefyeder vesselam. Bunu anlamak aklın harcı değildir. Kulluk et de bunlar sana keşfolsun!

Işık Sükan’ın açıklaması:

Akıl, sebepleri araştırarak ilim yapar. O yüzden ilmin temeli rasyo = ilim yapan akıldır. İman, akla ve sebebe bağlı olmadan gereken sonuçları elde eder. Ortaya çıkan bu sonuca mucize denir. Mucize de doğanın içinde gerçekleştiği için buna doğa dışı demek yanlış olur. Mucize doğa dışı değil, ilmi kanunların istisnası olarak sıra dışıdır.

*

Ey öğütçülerin öğüdünü dinlemeyen, kötüye yormak, nereye varırsan var, seninledir!

*

Bir doktor sana “ Koruk yeme, saan şu çeşit kötü bir hastalık verir” dese,
“ Neden kötüye yoruyorsun” der misin? Dersen öğütçüyü suçlu tutuyorsun demektir.

*

Peygamberler dediler ki: “ Çirkin ve kötüye yormak, sizin ruhunuzdan meydana gelen bir şey. Bu kabahat biz de değil, sizde.

*

Aşağılık kötü kişileri felaketten kurtarmak için öğüt verip iyilik edersen o sana kötülük eder. Çünkü o alçaktır, iylik etmeye gelmez, ona! Kerem sahibine ise ihsanda bulunsan bire karşılık sana yedi yüz verir.Alçağa cefa eder, onu kahreylersen sana aşırı vefalar gösterir, kulun kölen olur.

*

Kâfirler, nimete eriştiler mi cefa tohumunu ekerler de sonra cehennemde, aman yarabbi diye bağırıp dururlar.”

*

Alçaklar, cefaya, derde düştüler mi arınır, temizlenirler. Vefa gördüler mi de cefakâr olurlar. Onların ibadet edecekleri mescit cehennemdir. Zindan da hırsızın, alçak kişinin ibadet yeridir. Orada daima Hakk’ı anar durur.

*

İnsanın yaratılmasındaki maksat ibadettir. İnsandan maksat ilimdir, doğru yolu bulmaktır. Ama her insanın bir ibadet yeri var.

*

Kerem sahibine ikramda bulundun mu bu ikram, ona ibadet yeridir, ikrama uğradıkça şükreder. Alçağa da kötülük ettin mi onu ibadete sevk edersin. Hulâsa Tanrı iki mescid yaratmıştır: Cehennem onların mescidi, cennet bunların!

*

Vur alçakların başına ki yere baş koysunlar… ver kerem sahiplerine ki ihsanına mazhar oldukça şükretsinler!

*

Fare huylulara kedi bey olur. Fare kim oluyor ki aslandan korksun?

*

Uluların virdi, ( Rabbimiz yücelerin yücedir) sözüdür. Bu abdallara lâyık olan Rab ise kendisinde Tanrı kuvveti vehmeden Tanrı kullarıdır.

*

Yürü ey çömlek yalayıcı, kâse yalayıcının yanına git, onu kendine Tanrı say, velinimet say!

*

Ey kerem sahibi, alçak nefse iyilik etme, kötü davran da alçaklarla beraber o da sana boyun eğsin, teslim olsun.

*

Altınlarla bezenmiş kaftanlara bürünen beyler, padişahlar azgın kişilerdir. Abaya sarınan yoksul yok mu, şükreden odur işte.

*

Herzevekilin biri, sofiye “ Çiviye asılı ve içinde ekmek olmayan bomboş sofra nedir ki seni bu derece zevke, vecde getiriyor?” dedi.
Sofi dedi ki: “ Yürü git be… sen mânasız bir suretten ibaretsin… sen varlık peşinde koş.

*

Aşığın gıdası, ekmeksiz ekmeğe âşık olmaktır.

*

Âşıkların varlıkla işi yoktur… âşıklar, kârı sermayesiz elde ederler.

*

Perilerin meleklerin gıdası kokudan ibarettir. Perilerin güzel kokudan aldığı zevki, sen yüz batman güzel yemekten bile alamazsın.

*

Bu, sevgiliye olan sevdası yüzünden kendini kuyulara atar. Öbürü kininden sevgiliye kuyu kazar!

*

Yüzünü yıkamayan, hurilerin yüzünü göremez. Peygamber, “ Namaz, ancak huzur-u kalple kılınır” demiştir.

*

Canların gıdası aşktır. Bundan dolayı ruhların gıdası açlıktır.

*

Nice âlimler vardır ki hakiki ilimden hakiki irfandan nasipleri yoktur. Bu çeşit âlim, ilim hafızıdır, ilim sevgilisi değil.

*

Tellalın eline düşen cariye müşteri içindir. Tellala ne fayda.

*

Kendini unuttun mu seni anarlar: kul oldun mu azat ederler!

*

Balık baştan kokar, kuyruktan değil!

*

Eğer ne olacağım, başına ne gelecek, bunu bilmedikçe gemiye yola düşmem dersen, hiç bir ticarette bulunamazsın. Çünkü bu ikisi de gaybdadır, sırdır. Bu kapıyı ümitten başka bir şeyle açmaya izin yok.

*

Bir kerem sahibi, sana gel, ateşe gir dese hemencecik atıl ateşe… beni yakar mı deme bile!

*

Bir erkeğin gönlü, kadının gönlünden aşağıysa o gönül, işkembeden de bayağıdır .

*

Seni tekrar sebep âlemine göndersem yine sebebe yapışırsın. A tövbesinde durmayan ahdi çürük adam!

*

Yalnız teni tanıyanlar, bizi çabucak kaybederler… Fakat canı tanıyanların sayılarla işleri yoktur. Can ol da canan yolu ila canı tanı! Görüş dostu ol, kıyas oğlanı değil!

*

Melekle aklın gözleri Âdem’i görüp nurlandı. Şeytan’la nefsin gözleri, Âdem’i ancak toprak olarak gördü.Bu anlatışım da işte kara saplanmış eşek gibi kalakaldı. Yahudiye’ye İncil okunamaz ki!

*

Bebek İsa’yı dile getirip konuşturan, Meryem’in derde düşüp niyaz etmesidir.

*

Tanrı, gökleri yarattıysa ihtiyaçları gidersin diye yarattı. Nerede dert varsa deva oraya gider, nerde yoksulluk varsa nimet oraya varır. Müşkül neredeyse cevap oradadır.

*

Suyu az ara, susuzluğu elde et de sular yukardan da coşsun, aşağıdan da fışkırsın!

*

Susuz kal, susa da sana “ Onları Rableri sular “ hitabı gelsin…

*

Birisini, Tanrı överse canlılar da cansızlar da yüzlerce kere doğrudur, haktır der.

*

Birisini koruyan Tanrı olursa ona kuş da gözcü, bekçi kesilir, balık da!

*

Sizin cefa sandığınız şey, aslında vefanın ta kendisidir.

*

İbret al da kötü bir işe düşünce aklını başına devşir, ye’se düşme, hüsnü zanda bulun!

*

Takdir yüzünden kaybettiğin şeyler, muhakkak senden belâyı giderir.

*

Tasavvuf nedir diye bir uluya sordular da dedi ki: Sıkıntı zamanı, gönülde neşe, ferah bulmak!

*

Tanrı, “ Kaybettiğiniz şeylere eseflenmeyin, hattâ kurt gelse de keçinizi yese bile “ buyurdu. O belâ, daha büyük belâları defetmek, o ziyan daha dehşetli ziyanları menetmek içindir.

*

Kudret, herkesin harcı değil: aciz, Tanrı’dan çekinen kişiye sermayedir.

*

Âdem, “ Keremnâ “ sırrına, dilediğini yapabilme kudretiyle erişti. Müminler, bal arısı gibi bal madeni oldular, kâfirler, yılan gibi zehir madeni!

*

Yanlız Tanrı'nın selamında bir tamah yoktur.

*

Dudağını yumup söylemeyen, sırrı gizleyebilen, gayb sırrını öğrenendir.

*

Her meyvenin içi kabuğundan iyidir. Teni kabuk, sevgiliyi iç bil! İnsan pek lâtif bir içe maliktir. İnsansan bir an olsun onu ara.

*

Veli kendi kendine yüzlerce söz söyler, dinler de yanında oturan kokusunu bile alamaz.

*

Ey kınayan köpek, sen hav hav edip duruyor da Kur’an’ı kınamakla hükmünden kendini kurtaracağını mı sanıyorsun?

*

Kur’an, kıyamete kadar, "ey kendilerini bilgisizliğe feda edenler" diye nida eder. Siz beni masal sandınız da kınama ve kâfirlik tohumunu ektiniz! Gördünüz ya siz yok oldunuz, siz masal oldunuz.

Ben Tanrı’nın kelâmıyım, Tanrı’yla kaimim. Ben, güneşin nuruyum, ben âşıkları ölümden kurtarmak için buracıkta akıp duran bir âbı-hayatım.

*

Dünya kurulalı abes işler de bulunanlar vardır. Bu dünya böyle kurulmuş, böyle gider! Sen işine bak. Onların kendi saçlarını, sakallarını yolmaları yakındır.

*

Akılsız kişileri her türlü yel kapıp gider. Çünkü onların kuvvetleri sağlam değildir. Kötü ve hayırsız adam, lengersiz gemidir. Ne demir atmıştır, ne bir yere bağlıdır. Deli rüzgârlardan kurtulamaz.

*

Gönül akıl nurlarıyla nurlanırsa o nurlardan göze de bir pay verir.

*

Doğandan aslı, nesli belli olan keklik korkar. Sineğe o korkudan pay yoktur.

*

Ey kalbi olmayan boş davullar, can bayramınızdan kısmetiniz, tokmaktan ibarettir! Kıyamet bayramında dinsizler davul biz ise gül gibi gülmekteyiz, bayrama erişenlere benziyoruz. Şimdi duy da bak, bu davul nasıl ses vermekte, devlet tenceresi nasıl kaynamakta.

*

Yapraklar, köke göredir. Ağaçta böyle olduğu gibi nefislerle akıllarda da böyledir.

*

Aşk, âşıkların vücutlarını inceltir, zayıflatır: sevgililerin vücutlarını ise tombullaştırır, güzelleştirir.

*

Bu gönülden sevgi şimşeği çaktı mı bil ki o gönülde de sevgi vardır.
Gönlünde Tanrı sevgisi arttı mı şüphe yok ki Tanrı seni seviyor.

*

Âlemde her cüz’ü de muhakkak kendi çiftini ister. Kehlibar nasıl saman çöpünü çekerse her cüz’ü de muhakkak kendi çiftini çeker. Demirle mıknatıs nasılsa ben de seninle öyleyim.

*

Gökyüzü erkekdir. Gökyüzü aklen erkektir, yer kadın. Yeryüzü, hanımlıklar etmekte, doğurduğu çocukları emzirip yetiştirmektedir.

Yer olmasa güller, erguvanlar nasıl biter, gökyüzünün suyu, harareti olmasa yerden ne hâsıl olur?

*

Âşıkların meyili ve muhabbetleri, âşıkları zayıf bir hale getirir. Sevgililerin aşkı onların yanaklarını parlatır.

*

Muratsızlık, cennete kılavuzdur. Ey yaradılışı güzel, “ Cennet, istenmeyen, hoşa gitmeyen şeylerle, murada nail olmayışlarla kaplanmıştır” hadisini işit!

*

Akıllıların gönülleri, mecburî kırılır. Dilediklerini yapamazlar, meyus olurlar. Akılı başında olanlar, bağla bağlanmış kullardır, âşıklarsa hürdür, şekerlenmiş, ballanmış canlardır onlar! Akıllıların yuları “ zorla gelin “ emridir; gönlünü kaptıranların baharı “ dileyerek gelin“ emri!

*

Peygamber’e “ Âlemlere rahmet” diyorlar ya… öyle olduğu halde bütün bir âlemin boynunu, boğazını kesiyordu.

*

Müminlerin nişanesi mağlûbiyettir ama müminin alt oluşunda da bir güzellik var!

Misk ve amberi kırsan dünyayı güzel kokularla doldurursun.
Eşek tezeğini kırsan evler, baştanbaşa pis koku ile dolar. Peygamber, perişan bir halde Hudeybiye’den dönerken “ İnna Fetahnâ” devletinin davulu çalındı.

*

Sevgiliyle beraber oturduğum yer, yerin altı da olsa yine arştan yücedir.

Peygamber dedi ki: “ Benim miracım, Yunus’un miracından üstün değildir.
Benimki göklere çıkmakla oldu, onun ki yerlere inmekle. Zaten Tanrı yakınlığı hesaba sığmaz ki.

Yakınlık, ne yukarıya çıkmaktır, ne aşağıya inmek. Tanrı yakınlığı, varlık hapsinden kurtulmaktır. Yok olanın ne yakınlığı olur, ne uzaklığı, ne geç kalışı!
Tanrı’nın sanat yurdu yokluktandır. Sen, varlığa aldanmış kalmışsın, yokluk nedir, ne bileceksin.

*

Muhammed dayanıp yatmış, uyurken sır gelip, başucunda döner durur!
Helvayı kime nasipse o yer. Parmakları uzun olan değil!

*

Ey malla, mülkle, soyla, sopla nazlanan, sen akıllı kişinin yanında oluk üstündeki devesin.

*

Cihan murdardır, pistir. Ben böyle pis bir şeye nasıl haris olurum?
Köpek değilim ki ölünün perçemini çekip koparayım. Ben İsa’yım, ölüyü diriltmeye geldim.

*

Hırsızın kahredişi, kahrolmasıdır.

*

Peygamber, “ Cennet ehli olanlar, bazı şeyler yüzünden savaşlarda, düşmanlıklarda mağlup ve zebun olurlar” dedi.

*

Tanrı’dan bir şey umarak, Tanrı’dan korkarak sevenler, taklit defterinden ders okumaktadırlar. Nerede Hakk’ı ancak hak için seven. Fakat ister öyle sevsin, ister böyle, onu Hakk’a çeken yine Hakk’ın kendisidir. Daima Tanrı’nın hayrına nail olayım diye Tanrı’yı seven de.

*

Sevgililerin meyli gizlidir, örtülüdür. Fakat âşıkın iki yüz davul zurnayla ilan edilir, o kadar meydandadır.

*

Sevgiliyi görmek, Âbı hayat içmektir. Görülmesi, ölümü gidermeyen sevgili, sevgili değildir.

*

Ey delikanlı, iman doğruluğunun nişanesi, o sırada ölsen bile sana ölümün hoş gelmesidir.

*

Hangi işe girişirsin de o işte sana ölüm bile hoş gelirse sevdiğin iş, işte o iştir.

*

Sevgili dediğin bir Hak’tır, bir de Tanrı’nın “ Sen benimsin, ben senin” dediği.

*

Sen Tanrı âşıkısın; Tanrı, ona derler ki geldi mi sen de bir kıl ucu kadar olsun varlık kalmaz.

*

Sen bir gölgesin, güneşe âşıksın…. Şems geldi, elbette gölge derhal yok olur!

*

Tanrı bana dedi ki: “ Ey adalet sahibi, hasmı da hazır olmadıkça kimsenin şikâyetini dinleme.

*

Nur arayan gölgeler, nur zuhur etti mi yok olur.

*

Akılsız bir tavuk, deveyi evine konuk götürür. Fakat deve, tavuğun evine ayak atar atmaz ev yıkılır, dam çöker! Bizim aklımız, fikrimiz de tavuk kümesinden ibaret.

*

Aşk öyle bir fazilettir ki insanı faziletler sahibi yapar: fakat insan, bu haddinden fazla dileyiş yüzünden hem pek zalimdir, ham de pek cahil!
İnsan hakikaten bilgisizdir; Hele bu müşkül avda büsbütün bilgisiz. Bir tavşan, aslanı kucaklamaya çalışıyor! Eğer aslanı bilseydi, görseydi hiç kucaklamaya kalkışır mıydı, buna imkân mı var?

*

İnsan, canına da zulmeder, nefsine de… Ama bu zulümler adaletlerden bile üstün ve ileridir. Bilgisizliği ilimlere üstattır. Zulmü, adaletlere doğru yol gösterir.

*

Şimdi ben sana dilsiz, dudaksız yeniden yeniye eski sırlar söyleyeceğim dinle!

Şimdi can kulağını aç da:

1) "Tanrı dilediğini yapar" sırrını duymaya hazırlan.

2) Âşık, vuslata çağrıldığını duyunca yavaş yavaş kımıldanmaya başladı.

3) Bunların hepsini bir tarafa; YOKLUK koskoca bir âlem doğurmadı mı? Hâlâ da her an bütün varlıklar ondan doğmuyor mu?

4) Âşık yere kapandı, secdeye vardı!

*

Şuh bir küstahın, küstahlığına gösterdiğin hilme (hoş görme) karşı bütün hilimler, bir zerreden ibarettir.

Dinle bak, hizmetinden ayrıldığım andan itibaren nelere uğradım: İlk önce benim için ne evvel kaldı, ne âhir: ön de gözümden kalktı, son da!
İkincisi çok aradım ama sana bir ikinci bulamadım ey güzel sevgili.

Senden ayrıldım ayrılalı Tanrı, üçün üçüncüsüdür demiş gibi oldum.
Dördüncüsü, ayrılık, tarlamı, ekinimi yaktı. Hâmise’yi Râbia’dan ayırd edemez oldum! Kanlı göz yaşlarımızı takip ederek izimizi izleyebilirsin!

Söylesem ağlayamam; ağlarsam sana nasıl şükredebilir, seni nasıl sevebilirim?

*

Aşk, iki âleme de yabancıdır; aşkta yetmiş iki türlü divanelik var!

*

Aşk çalgıcısı, semâ vaktinde şunu çalar: Kulluk bir bağdır, efendilik baş ağrısı! Aşk nedir? Yokluk deryası! Aklın ayağı, orada kırıktır!

*

Hidayet şarabı çoğaldı, arttı mı şaraptaki kuvvet, sürahiyi kırar.

*

Güneş de dört kat gökten doğar, âlemi nurlara gark eder.

 
   
     
DİNİ BİLGİLER
Pirim Hz. Mevlana'ya ithaf olarak yazan ve hazırlayan Işık Sükan
Dini Bilgiler (1)
Dini Bilgiler (2)
Dini Bilgiler (3)
Dini Bilgiler (4)
Dini Bilgiler (5)
Dini Bilgiler (6)
Dini Bilgiler (7)
Dini Bilgiler (8)
Dini Bilgiler (9)
Dini Bilgiler (10)
Dini Bilgiler (11)
MEVLANA'DAN İNCİLER
Hazırlayan Işık Sükan
Mevlana'dan İnciler(1)
Mevlana'dan İnciler(2)
Mevlana'dan İnciler(3)
Mevlana'dan İnciler(4)
Mevlana'dan İnciler(5)

© 2005 Işık Sükan - Her Hakkı Saklıdır. İzin almadan çoğaltılamaz ve kopyalanamaz.
Bu site bir Bora Döken tasarımıdır.